hekimanne gezerken

Doğunun serin soluğu KARS

14:12

Tamı tamına 2235 metre yüksekliğiyle tüm Türkiye'ye yukarıdan bakan şehir


Hep aklımdaydın Kars...... Uzak, vaktim yok, param az....aman vakit var, para var ama gidecek başka yer mi yok diye bahaneler ürettim nicedir. Sonra aniden karar verdim. Hayatım zaten ani kararlarla dolu, gezilerim de hep öyle.
Otobüsle de gidilebilir ama vakit kıt olunca mecburen uçak kullandım. Kars'a sadece THY gidiyor. Rötarsız, rahat bir yolculuktu, iki saatte ülkemi bir uçtan diğer uca katettim. Yalnız ve güzel ülkem diyor ya sinemacı, aynen öyle, yukarıdan öyle güzel ve yalnız görünüyor ki. Kars Hava Alanı’nın mimarisini çok beğendim. Tertemiz, küçük ama işlevsel. Ve valizimi alıp kapıdan dışarıya çıkınca, Doktor Jivago'nun filminde bir sahneye adım atacağımı mı sandım ne? İlk bakış hayal kırıklığı oldu, bomboş bir alan, sadece kenarlarda kalmış, erimeye yüz tutmuş karlar. Rehberimizle beraber on iki kişiyiz. Bazen rehbersiz, grupsuz gezerim ama süre kısa olunca programlı bir gezi daha iyi oluyor. Grup üyeleri ayak üstü tanıştık, pozitif enerji dolu, konuşkan ve gezmiş görmüş, bilgili bir grup insanla olmanın rahatlığıyla hava alanından Kars'a doğru yola çıktık.  Hani turlarda panoramik şehir turu diye bir gezdirme şekli vardır ya. Her tur için bu panorama değişiktir. Hava alanı otel arası hangi güzergahsa al sana panorama. İşte bu tur da böyle olmadı. Hava alanından sonraki ilk güzergahımız Kars Kalesi’ydi. Kale 1150 de Selçuklular zamanında yapılmış. Timurlenk yıkmış, 3. Murat tekrar yapmış. Üç kapısı varmış , biz kapılardan birisinden girip içeriye göz attık. Kaleden şehre doğru bakınca Namık Kemal evini, Selçuklu ve Osmanlı hamamlarını, on iki havari kilisesini, Fethiye Camisini kolayca görebiliyorsunuz. Kaleden inip, (ki bu inme, eğer benim gibi karlı buzlu bir mevsimde gittiyseniz, başlı başına bir dikkat gerektiriyor) uzaktan gördüklerimizi tek tek dolaştık. Rehberimiz o denli bilgili ve konuşkan ki, gerçekler, efsaneler, yaşam öyküleriyle dolu doluyuz. Sanki yüz yıllardır Kars’daymışız gibi. Kaleden bakarken, Kars Çayı'nın hemen kenarında,yan yatmış dikdörtgene benzeyen, sarı bir ev gördük, İşte burası Namık Kemal evi, aslında dedesinin eviymiş, dede Kars'da üst dereceli bir memurken, Namık Kemal henüz üç-dört yaşlarında bir kaç yıl bu evde yaşamış. Kars çayının üstünde bir taş köprü ve köprüden hemen önce hamamlar var. Köprüyü Selçuklular yapmış, sonra üstü defalarca onarılmış da, ayaklar sapasağlam. Rehberimiz taş köprülerin ayaklarını yapmayı anlattı, son derece ilginç, onu da bir başka yazımda anlatırım. Hamamlar yıkıntılık, kubbeler sağlam ama kullanılmıyor tabi, hamamlardan birisini, Kars Ruslardayken Puşkin çok severmiş, onun için ona Puşkin hamamı diyorlar.

Hamamlardan ve köprüden tam aksi yöne yürüyünce, On iki havari kilisesi, eski adıyla Lewski Katedrali- yeni adıyla Fethiye cami ve Mevlana'nın hocalarından birisi Hasan Harakani'nin türbesi var. Biz de sırayla tümünü dolaştık. On iki havari kilisesi ( Havariler kilisesi, Kümbet Camisi) 10. yüzyılda Bagratlı krallığı zamanında yapılan bir Ermeni-Gürcü kilisesi, Toprağın sahipleri değiştikçe bir cami, bir kilise olup durmuş, sonra bir ara müze görevi görmüş. Asıl yapılma nedeni ibadetten çok, hristiyanlık için kutsal on iki havarinin anılması. Zaten kümbetin hemen alt kenarlarında on iki havariyi kabartmalarda resmetmişler.
Fethiye camisi, Rusların Kars işgali sırasında yapılmış, sonra camiye devşirilmiş, dışından çok zarif,
baltık mimarisi ile yapılmış harika bir görüntü, içinin de fotoğrafını çektim, iç ve dış uyum hakkında siz karar verin artık.

Konar göçer geçmişimizden mi, ekonomik nedenlerle mi, estetik kaygılarımızın olmamasından mı , ya da başka bir nedenden mi bilemiyorum, mimarlarımız gücenmesin ama binalarımız çok çirkin. İşte Kars'ta da, bizim yaptığımız çirkinlerle, 1877-1920 arasında süren Rus işgali esnasında yapılan güzeller yan yana. Gerçi bakılmadığı, kullanılmadığı, korunmadığı için çoğu yok olmuş. Şu anda yüzün biraz üzerinde aktif kullanılan, kısmen aslına uygun restore edilmiş baltık güzeli bina var. Bir çok resmi daire, askeri alanlar, kimi özel kuruluşlar bu binalara yerleşmişler. Cheltikov ( Çeltikov) konağı bunlardan birisi. Burasını1880 de, Rus asilzadelerinden Çeltikov ailesi kendilerine ev olarak yapmış. 1.Dünya savaşı sırasında, evlerini Rus hükümetine hediye ederek Amerika'ya göç etmişler. Kurtuluş Savaşı sonrası, hekimhane, doğumevi , opera binası olarak kullanılmış. sonrasında terk edilmiş ve metruk bir şekilde tinercilere yuva olmuş, ta ki Karslı bir iş adamı, burayı işletmek isteyinceye kadar. 1. derece sit alanı olduğu için izin alma süreçleri ve restorasyon tam 14 yıl sürmüş ve sonuçta bizim de kaldığımız Çeltikov Butik Oteli meydana çıkmış. Dünya güzeli, rüya gibi, masal gibi bir otel, sıcacık, rahat, misafirperver.....
Tur olur da, müze gezilmez mi? Kars Müzesini de dolaştık tabi. Bilindik müze düzeni, arkeolojik sıralandırmaya göre buluntular dizilmiş, iki katlı bir müze, üst katında etnoğrafik değerler sergileniyor. Yine o her bir şeyin tarihini, efsanesini çok iyi bilen rehberimiz, tüm buluntuları ince ayrıntı anlattı. İki şey var ki çok ilginçti. Buzul çağının sonunda yani iki milyon yıl önce yaşamış bir dinozora ait ayak bilek kemiği ( Kağızman dağlarında bulunmuş) ve müze bahçesinde sergilenen, bir vagon. Kazım Karabekir Paşaya 1921 Kars anlaşması sırasında Rusların iyi niyet göstergesi olarak armağan ettiği Beyaz Vagon.

Kars sokak heykelleriyle ünlüymüş. Ünlüymüş diyorum, şu anda da bir çok heykel var. Kara taassubun kendilerini yok etmesini bekliyorlar. Halen var olanlar ve olamayanlar şöyle...


Kars’ın bir adım öteleri
Pek çok yer vardır tabi ama üç günlük geziye çevreden ancak Ani harabelerini, Çıldır gölünü ve Sarıkamış'ı sığdırabildik. Ani, tam Ermenistan sınırında, merkeze 48 km. mesafede Arpaçay'ın kıyısında, 961-1045 yılları arasında Ermeni Hükümdarlığı'nın baş kenti olmuş. Tam bir buçuk saat, bıçak gibi kesen bir rüzgarda tüm Ani'yi dolaştık. Ermenilere ait bu şehre, 1001 kilise şehri, kırk kapılı şehir demişler bir zamanlar. Hemen yanında keşfi 1880 lere uzanan bir yeraltı şehri de var. Biz burayı yukarıdan gördük, 823 yapı ve mağara bulunmuş halen. Ani'de de sekiz kilise, bir selçuklu camisi, bir selçuklu sarayı var ve o ünlü ipek yolunun güzergahı .....


Ani sonrası, Çıldır'a gitmek için kuzeye doğru yöneldik, Yolculuk iki saat sürdü, sürekli yokuş çıktık, hava biraz daha sertleşti, yol bozuldu ve grup olarak o çok istediğimiz şey oldu, kar arttı, her taraf bembeyaz. Hatta o kadar beyaz ki, rehberimiz, sol tarafınızda gördüğünüz, Çıldır Gölü diyor, bembeyaz bir boşluk. Yani göl buz tutmuş......





Ve merkezden 55 km. uzaklıktaki Sarıkamış. Hepimizde bir hüzün, rehberimiz savaşı anlatırken ağladı. Şehitlik ziyareti sonrası, eski ve yeni Sarıkamış'ı, askeri alanları, oteller bölgesini, kayak pistlerini, Katerina av köşkü'nü gördük..

Yaşama dair her şey ve Kars
Kaldığım süre o kadar kısaydı ki, sosyolojik çıkarımlar yapacak gözlemlerim yok tabi. Her Karslıyla konuşmaya çalıştım, her kelimeden anlam çıkardım. Bir çok etnik yapıyı içinde barındırıyor. Karslıyım demiyorlar, Kars'ta terekemeler, yerliler, azeriler, türkler, kürtler, malakanlar var. Mahalleleri, kahvehaneleri ayrı değilmiş, birbirlerine kız alıp veriyorlar, birbirlerini ti ye alan fıkraları var. Şimdilik şiddet yok, ayrışma, bölüşme yok. Yemekler çok lezzetli, özellikle kaz yemekleri, olağanüstü lezzetli peynir çeşitleri, tereyağı, kaymak, kara kovan ballar, Çıldır gölü'nün sarı sazanı........


Gece müzik yapan yerler çokmuş. Biz ilk gece Karstore'a gittik. Kars Kafkas Üniversitesi Konservatuvarı'nın, öğrencilerinden oluşan bir grup, Kars peynirleri, sıcak şarap eşliğinde bir müzik ziyafeti sundu. Diğer gece otelimizin bir organizasyonu vardı, Kafkas oyunları ekibi, ateş başında akordion ve kestane , dilek balonları uçurma....Sadece eksik kalan aşık atışmaları oldu. Zaman yetmedi


Ve....Kars'ın güzel insanları....






Teşekkürlerim kimlere gitsin???

1-Antonina Turizm http://www.antoninaturizm.com/

2-Bilgili, güleryüzlü,efendi,entellektüel,sakin rehberimiz Davut Oğuzcan

3-Şöförümüz Sevdakar

4-Cheltikov Otel çalışanları

5-Neşeli, anlayışlı, gezmeyi bilen yol arkadaşlarım

6-Ben evde yokken kediye ( Lokum) ve köpeğe( Leo) bakmayı üstlenen oğlum ve kızım

Bİ DE BUNLAR VAR

0 yorum