Sonbahar geldi, yılını da yazayım... 2020 sonbaharı. İstanbul’dayım, salonda kanepeye oturdum, dışarıyı seyrediyorum ve hızla serinleyen havayı kokluyorum.
Beni tanıyanlar bilir, güneşi sevmem, sıcağı sevmem, çok parlak aydınlık havaları sevmem. Yazları yaz uykusuna yatarım, hep depresif moddayımdır. Ne zaman ilk baharın sonu gelir, yaza adım atmaya bir tık kalır, benim gülüşüm solar, sesimin rengi bozarır, sulanmamış bir çiçek gibi kururum..... ne mi yaparım? Saklanırım.... evet yaz boyu saklanırım, taa ki serin sonbahar rüzgarı bana hadi ortaya çık deyinceye kadar saklanırım.....
Sonbahar geldi ve ortaya çıktım, bir sonbahar şiiriyle tekrar bıraktığım yerden yaşamaya başlıyorum...
Ayaklarıma yaslanmış kedinin karnı sıcacık
O da sonbaharı tanıyor mu dersiniz
Onunda mı yüzünü sonbaharın serin eli okşadı
Ondan mı kuytuda bir dost arayışı
Kedilerin sonbaharı olur mu ki
Zaten kaç yaz, kaç baharda ayak izleri var
Peki ya biz
Bizim izlerimiz, mevsimlerimiz
Sabırlı ve bilge sonbahar
Tam da benim olduğum yaşlar
Ömrün mücevheri ilkbahar
Hani şu habersiz geçen yıllar
Ardından dertlerimi zincir yaptım
Çekiyorum yılları, acısı bol, tadı az
Telaşlı, kör günlerin toplamı yaz
Ve sonunda sonbahar
Pırıl pırıl bir yıldız gibi parlak
Su gibi berrak
Yuvasını bulmuş, göçmekten vazgeçen kuşlar
Tam da benim olduğum yaşlar
Ve kış
Umarım kış uzaktır kedicim
Senden, benden
Senin sıcacık karnından
Benim ayaklarımdan
Umarım uzaktır
Evet uzaktır