hekimanne'den cennetin anahtarı

Olanları hak etmedim

14:51

Ben başıma gelenleri hak ediyordum. Öyle hatalıydım, öyle çok eksiğim vardı ki


Ben bunu hak ettim, etmedim, etmek için ne yaptım? Karışık söylemler, her biriniz söylemişsinizdir mutlaka. Gün doğumunda, ya da uyandığım zaman demek daha doğrusu , çünkü bazen geceyarısı uyanıveririm. İşte tam da o zaman, hayatım gözlerimin önünden akar gider. Bir yerde okumuştum, kafanı su dolu kovaya sokarsan ve nefessiz kaldığında geri çıkarman engellenirse, tam boğulma öncesi yani, yedi saniyede tüm ömrünü görüyormuşsun. İşte ben, tam uyandığım zaman, uyku ile uyanıklık arasındaki arafta bu yedi saniyelik süreci yaşıyorum. Her uyanışta değil tabi ama çoğu kez. Konu bu değil zaten, konu hak ettim mi, hak etmek ne demek?
Ben ortalama bir insan evladının, ortalama bir ömürde yaşaması muhtemel olan, ortalama stres yapan olaylara, kişilere çok uzun süre, aralıksız maruz kaldım. Maruz bırakıldım demiyorum, istesem arkamı döner giderdim. İşte uyanınca, arafta, bunlar tekrar gözümün önünden akarken, o soruyu soruyorum. Neden? Feray, neden kendini daha çok sevmedin. Hak etmekle alakalı düşüncelerim vardı eskiden. Tanrı'dan çok korkarak büyüdüm. Beni takip ettiğini düşünürdüm, daha sonraki yıllarda bu yakından gözetlenme duyusu devam etti gitti. İlkokul yıllarında bir rüyamda öğretmenimle öpüştüğümü görmüştüm. Ve aynı gün okuldan dönerken su dolu bir çukura düştüm, üstüm başım mahvoldu, eve gelince de annem dövdü, dikkatsizim diye. İşte dedim ahlaksız, ayıp şeyler düşündün, tanrın gördü, çamuru ve dayağı hakettin. Bu öğrenilebilir ve yavaş yavaş alışılabilir bir duygu. Ben başıma gelenleri hak ediyordum. Öyle hatalıydım, öyle çok eksiğim vardı ki.  Gizli sigara içmiştim, komşunun oğlunu çıplak hayal etmiştim, bakkalın önünden bir yuvarlak renkli, herhalde çilekliydi bir sakız almış, parasını vermemiştim, yani çalmıştım. Sonraki yıllarda büyürken, hep yaptıklarım, düşündüklerim onaylansın istedim. Kendime güvenmiyordum, hatalarla doluydum ben, başkalarının onayı çok önemliydi. Onun için attığım her adımda bir diğerine yaranma, yanaşma niyeti ve dileği vardı. Bu arada aksaklıkları, hayatın yüzüme attığı şamarları, hatta giderek yumrukları ve tekmeleri hak ediyordum ben. Ben bana layık bir hayat sürerken, kimi nereden kurtaracaktım. Sonra çocuklarım oldu, beynim aynı şekilde düşünmeye devam etti, böyle öğrenmişti, cezana itiraz etmediğin için, şimdi mükafatlandırılıyorsun. Annelik kutsallığı verilmişti bana. Toplumun giydirdiği her rolü itirazsız kabul edip, fiziksel ve maddi sınırlarımı zorlayarak onları memnun etmeye çalışıyordum. Kaderim buydu, sorgulamamalıydım, iyi kul, iyi evlat, iyi eş, iyi vatandaş, iyi doktor, iyi anne olma sorumluluklarım vardı. Bunları yerine getirirsem tanrı ile başım derde girmezdi. Beni güvensiz, korkak, basiretsiz yetiştirdiği için annem'e kızmamalıydım. Şiddet yanlısı, beni önüne çıkan her kadınla aldatan, psikopat kocama rağmen evliliğimi devam ettirmeliydim. Emeğimi sömüren, zekası benim yarım kadar olmayan patronu görmezden gelmeliydim. Çocuklarımı hayatımın merkezine koymalıydım. Kendime gelince, ben kimdim ki?
Böyle devam ederken oldu o. O diyorum, çünkü ne olduğunu bilmiyorum. Birden, bu olanları hak etmedim dedim, Olacakları da hak etmiyorum. Ben gidiyorum, bir yere gidiyorum, merkezinde kendim varım. Ve geldim, şimdi oradayım. Yol bu kadar uzun mu olmalıydı? Hayır tabi ki. Evlatlarıma diyorum ki, kimseye yaranmak, kimseden onay almak zorunda değilsiniz. Hayatlarınız, sizin hayatlarınız, merkezinizde kendiniz. Nerede rahatsanız, kiminle yol almak istiyorsanız, her ne hedefliyorsanız, YOLUNUZ AÇIK OLSUN.

Bİ DE BUNLAR VAR

0 yorum