hekimanne'den cennetin anahtarı

Yalan Dünya

21:27

Ahhh dünya, yalan dünya, bir gün varsın ve birden yoksun dünya. Feng shui öğretisine göre tam da olmaması gereken bir şekilde, yatağımın bir ucunda ayna, diğer tarafında yarı açık bir pencere var. Dünyanın tüm yalanlığı açık camdan içeri girip, aynadan üstüme yansıyor.


İyi insanlar, dürüst insanlar, sözü özü bir insanlar neredeyseniz siz de bilin ki dünya yalan. Diğer samimiyetsiz çoğunluğa gelince, al birini vur ötekine,  incir çekirdeğini doldurmayan sohbetleri, maskeli suratları, mutluluk oyunları, doyurulamayan şehvetleri, hırsları ve hiç durmadan sahneledikleri, başrolde hep kendilerinin olduğu tiyatroları.....halbuki bilseler hiç değmez, kötüler içinde ahhhh dünya, yalan dünya.

Dün Abdûlaziz hakkında bir yazı okudum, bileklerini keserek öldürmüşler ve intihar süsü vermişler. Her iki bileğini de o kadar derin kesmişler ki, damarlarıyla beraber tendonları da kopmuş. Ölüyü muayene eden doktor Marko Paşa, kopuk tendonlu bir elin diğer bileği nasıl kesebileceğini sorgulamamış, ya da korkudan sorgulayamamış. Abdûlaziz Feriye'de ölmüş, benim sinemasını ve restoranını çok sevdiğim Feriye'de. Marko Paşa da yalnızlık içinde ve yoksul bir şekilde Burgaz Ada'da ölmüş ama ölmeden önce difteriden hayatlarını kaybeden yedi çocuğunun acısıyla kavrulmuş. Yani padişah da olsan, tüm dertleri dinleyip çareler bulan bir paşa da farketmez dünya yalan.

Mozart öldüğü zaman henüz otuzbeşindeymiş. Ölüm nedeni muğlak, sanırım 1990'larda bir tıp heyeti ölüm nedeni böbrek yetmezliği olabilir demiş ama kapalı kapılar ardında söylenenlere bakılırsa, ölüm nedeni zehirlenme. Salieri, onun yeteneğini kıskanmış ve zehirlemiş. Olaya tanık olanların hatıralarına göre ölüm sonrası ceset inanılmayacak kadar şişmiş ve morarmış. Ölümünden hemen önce Requiem'i bestelemiş.Sanki kendi ölüm marşını bestelemiş ve ölmüş. Yani ne kadar yetenekli olursan ol dünya yalan. Bir beste kadar hükmün yok.

Van Gogh kendini göğsünden bir altıpatlarla vurduğunda sadece otuz yedi yaşındaymış. Sonsuz zor bir hayat yaşamış, hatta Fransa'da yaşadığı bir ara açlıktan dişleri gevşemiş. Şimdi Van Gogh adı nedeniyle turizm cenneti olan Arles, onun hatıralarıyla dolu. Halbuki o yıllarda, otuz Arles'li imza toplayıp yönetime başvurmuşlar, bu kızıl saçlı deli ( le fou roux) yi şehrimizde istemiyoruz demişler. Sonrası belli, akıl hastahaneleri yılları ve ölüm. Yani boyaları bir mucize gibi birleştirsen de dünya yalan. Van Gogh deyince, bir doktor öyküsü var, size de anlatayım. Van Gogh, hastahanede kendisini tedavi eden Dr. Felix Rey'in bir tablosunu yapmış ve ona hediye etmiş. Doktor bunu beğenmemiş, önce bir kümesin tamirinde parça olarak kullanmış, sonra da birisine hediye etmiş. Tablo şu anda Moskova'da Puşkin müzesinde ve tahmini değeri elli milyon dolar. Kümesten kurtulan parça sapasağlam. Yani dünya deli yalan.

Ben daha küçücük bir çocukken, tüm yaşamı ekmek kavgasıyla geçmiş, gencecik babamın hayatının elleri arasından nasıl kayıp gittiğini gördüm. Bir gün mavi gözlerini kısarak kahkahalar atıyor, türküler söylüyordu, ertesi gün kıstığı gözlerinin, kahkaha attığı ağzının üstünde topraklar vardı. Türküler yerini annemin hıçkırıklarına bırakmıştı. Dünya sonsuz yalan.

Bu yalanın üstü mü örtülü, yoksa bizim gözlerimiz mi bağlı? Durum böyleyken, neyin kavgasını veriyoruz. Toplu yaşamanın kuralları yazılırken, neye istinaden henüz ölmemiş insanın yaşam hakkı elinden alınmış. Farkında mısınız bilmem herkes sistemin kölesi. Kölelik müessesesi şekil ve şemal değiştirip devam ediyor. Halbuki dünya yalan, yalan.

Şimdi durup bir düşünün. Kimsiniz??  Zengin, fakir, ikisinin ortası??  Yetenekli, şöhretli, süper zeki, ehh idare eder?? Kadın, erkek, eşcinsel, evli, bekar, dul?? Çalışkan, tembel, mirasyedi, taşı sıkıp su çıkaran, geçimli, geçimsiz?? Irkçı, hümanist, siyasetle kafayı bozmuş, yobaz, geçmişe takılıp kalmış, hayalperest?? Milliyetçi, dinci, savaş yanlısı, gözünü kan bürümüş, pasifist?? Patron, asgari ücretli, işçi, memur, mevsimlik sözleşmeli, ceo, amele??........Kimsen kim, hayat bir illüzyon ve dünya yalan....Sayılı günler bitmeden hemen aslına dön. Aslın ne mi?? Sen bir yıldız tozusun, dünyayı, ya da uzaydaki herhangi bir toprak parçasını oluşturan elementler neyse, sen de onlardan oluştun.

Tekrar söylüyorum ben yıldız tozuyum ve dünya yalan. Bunu anladıktan sonra bir dizi karar aldım. Bu yazı çok uzadı, kararlarımı bir sonraki yazımda sıralayacağım, işinize yarayan olursa, içinden çekinmeyin alın. Hatta kurallara bir de isim buldum, ''Yıldız Tozu Anayasası''.........Diğer maddeler için, gelecek yazıyı bekleyeceksiniz ama bir ip ucu vereyim, ilk madde şöyle......Çimenin altı sizi bekliyor ama şaşırtın onu, her işi bırakın, onun üstüne uzanın......










Bİ DE BUNLAR VAR

0 yorum