hekimanne'den cennetin anahtarı

Hayatımın En Büyük Hatası

15:21

Değişin, yoksa sonunuz kötü


 ''Size göre hayatınızın en büyük hatası neydi?'' temalı bir toplantıya katıldım. Toplantı öncesi klişe yaklaşımlarım oldu. En büyük hatam hayır diyememekti dedim, sonra fikir değiştirdim, en büyük hatam eş seçimimdi kararına vardım, sonra bunun kolaycılık olduğunu hissettim ve en büyük hatam değişime ve gelişime en verimli çağlarımda kapalılığımdı dedim..... Uzun süre aynı yerde yerleşip kalmak, bir kaç yabancı dil öğrenmemek, başkalarının onayını beklemek, karşımdakinin memnuniyeti için sürekli vermeyi matah bir şey sanmak gibi bir çok  hata buldum. Ama soru hatalarınız neydi değildi, en büyük hatayı soruyordu.....

Ben hatalarımı 1-2-3....diye maddeledim ve toplantı sonrası bunların hangisinin en büyük olduğunu seçmeye karar verdim. Biliyor musunuz, en büyük hatam listemdeki hiç birisi değildi, tabii onlarda hataydı ama hayatımı zindana çevirdiğim şey bambaşkaydı. Çok masum görünen, hatta iş bilirlik, pratiklik, çözüm odaklılığı diye açıklanabilecek bir tutumumdu.

En büyük hatam, sürekli geleceği dizayn etmekti.  Sürekli bir adım, bir kaç adım, bir kaç dakika, bir kaç saat, bir kaç gün, ay ya da yıl sonrasını planlamak, benim en büyük hatamdı. Benim gibi (yani eski benim gibi) olan kişilere dizayncılar diyelim. Dizayncıların eskiden bir not defterleri olurdu, yapılacaklar listelerini yazarlar, yaptıkça da yanlarına bir tik atarlardı. Şimdi akıllı telefonlarda aynı programlar var, hatta alarm çalıp, ne planlandıysa hatırlatan programlar. Dizayncılar, henüz yaşamadıkları anları bile ipotek ettiren yarı ölülerdir. O anları yoktur, çünkü neyi nasıl yapacaklar, nereye nasıl gidecekler, ne alıp verecekler hep onu düşünürler. Yaptıkları, uyguladıkları şeyin tadına varmazlar, konsantre olmazlar, çünkü o anda bir adım sonrasını planlamakla meşguldürler.

Durduk yerde dizayncı olunmuyor, ne kadar çok hayır diyemiyorsanız, ne kadar çok başkasının memnuniyetine endeksli yaşıyorsanız, ne kadar çok mükemmeliyetçiyseniz, o kadar çok dizayncı oluyorsunuz. Ne yapabilirim, ben böyleyim, huyum bu gibi değişime ve gelişime kapalılık dizayncıların bir savunma şeklidir.

Dizayncıların sonuna gelince, kendilerini yok ediyorlar. Aynen böyle ifade ediyorum, yok ediyorlar. Hemen aklınıza intihar gelmesin, gerçi o da azımsanmayacak kadar çok rastlanıyor ama esas yok ediş, zihnin faaliyetiyle oluyor ve kendi beyni dizayncı şahsı rölantiye alıyor, başlangıçta bunu sinsice yapıyor, o durumun adına örtülü depresyon diyorlar. Bir süre sonra da örtü kalkıyor, tam depresyon.

Depresyona girmiş dizayncıya hiç acımıyorum, zaten yaşamıyordu ki, bence etrafta koşuşturup durup, çoluğa çocuğa kötü örnek olacağına, depresif depresif otursun daha iyi.

Tam şu anda durun, düşünün, dizayncı mısınız karar verin. Değişin, yoksa sonunuz kötü.....

En büyük hatasını bile bulmuş ve değişmiş birisiyim ben, depresyonun kollarından kendimi koparta koparta almış birisiyim, eski bir dizayncıyım....O zaman bu kurtuluşun şerefine, şu anımızı bir şiirle süsleyelim mi?




Bİ DE BUNLAR VAR

0 yorum