hekimanne'den cennetin anahtarı

Ninelerimden kızlarıma

22:08

NİNELERİMDEN KIZLARIMA VE BENDEN BÜTÜN KADINLARA

Kadınların şifacı olduğuna inanıyorum. Ancak o kadar izole, o kadar maddeye dayalı hayatlar yaşanıyor ki, kısa yoldan sahip olma ,tek başına sahip olma, kıskanılma ile karışık imrenilme dürtüsü o kadar yanlış bir şekilde taçlandırılıyor ki ve o kadar çok birbirine benzer insanlar dar alanda birbirlerine mahkum oluyorlar ki. Onlar şifacı olduklarını bilmiyorlar, bilemiyorlar...

Oldukça uzun bir yol yürüdüm. Sadece uzun değil, engebeli, inişli çıkışlı, labirentli, karanlık geceli, dipsiz kuyulu bir yol. Şimdi geriye bakınca anlıyorum, aslında yol yol değildi, bir okuldu.

Neler, neler öğrendim. Öğrendiklerimi öğretmem gerektiğini de öğrendim. Ama öyle direktif verir gibi değil, hani bazı masalar vardır, üstünde kuru yemişler, meyveler falan olur da isteyen istediği zaman yer, ya da yemez. İşte aynen öyle, ben  bildiklerimi ortaya koyuyorum, işine yarayan alsın diye.

Çocukken doğanın içinde, şen şakrak, sevgiyle çerçevelenmiş bir çocukken, gençliğimde birden tökezledim. Başkalarının amaçlarıyla alakalı fikrim hiç olamadı. Tek pencereden bakardım ve herkese eşit mesafede olmak gerekir derdim. Kişilerin niyetlerini, dolayısıyla da geleceği öngörememe, benim iç görü eksikliğimden kaynaklanmıştı.

Çocukluğum bilge kadınlarla dolu bir ailede geçmesine rağmen, birden üstüme çöken bu lanet de neyin nesiydi. Yıllar sonra tatlı bakışlı bir psikolog cıvıltılı bir sesle, o psişik bir uyuklama halidir dedi. Uyukluyordum....Bu ne kadar sürdü bilmiyorum. Ama uzunca bir süre ayağa kalkıp nereye aitim ben diye sormadım. Olumsuz kompleksleri olanların oluşturduğu kuralları kabullendim ve onların istediklerini yapınca meşrulaşan insan rolü oynamayı kabul ettim.

Bir gün anneannemin dizine yatmıştım, ben otuzlarımı sürüyordum, o da o kadar yaşlanmıştı ki, bir yandan saçlarımı okşuyordu, bir yandan yavaş yavaş konuşuyordu.Sen eskiden nasıl güzel kahkaha atardın, senin gülüşüne gülerdi herkes dedi. Artık kahkaha atamadığımı hissettim, işte o gün, günlüğüme ölmekte olan nehirler gibiyim diye yazmışım.

Ve aynı gün anneannem bana dedi ki, sen başkalarını tamir edip iyileştirmeye çalışıyorsun, kendini de tamir et. Birden kendimi değerli hissetmiştim, belki o cümleden sonra yeteneklerimi ortaya çıkarmak istemiş olabilirim.

Kendimi tamir sürecinde, hissetmek istemediğim şeyler olduğunda nefesimi tuttuğumu keşfettim. Derin derin nefesler aldım, her aldığım nefes keder perdesini biraz daha araladı. Yolumu kaybettiğim zamanlarda onaylanmak benim için çok önemliydi, bu süreçte canımı yakanlardan uzaklaşırken, herkesten de uzaklaştım. Bu cismani uzaklık değildi, soğuktum, buz gibi. Sonradan öğrendim, bu durum savunmaya yönelik bir öfke eylemiymiş.

Annem çocuklarıma sahip çıkıp, onları aynı benim gibi kucaklayıp, sen biraz dinlen, yalnız kal dediği zaman, aslında istediğim şeyin, ihtiyacım olan şeyin bu olduğunu anladım. Uzaktan enerjisiz ve eylemsiz görünmüş olabilirim ama içimdeki rehberi durduğum zaman duydum, rehber bana dinlen dedi. O süreç kehanetlere kulak verdiğim süreçtir, hatta kendi kahinim bizzat kendimdim. İç benliğimi dinledim, sonsuz rahatladım, hayattan bıkmadığımı gördüm. Ve tekrar kahkaha atmaya başladım, gerçi kısa ve kısık sesli kahkahalardı, olsun, demek ki bitmemişlerdi.

Sonra ailenin kadınlarına kızlarım dahil oldu.Onları seyrederken, neye daha çok, neye daha az ihtiyacım var anladım. Hayatımın haczedilmesine izin vermiştim, bilmediğin bir ritimde istemediğin bir dansı yapar gibi yaşarken kendi ritmimi hatırladım. Ayağa kalkmak için, kendi dansımı etmek için, kendi açlığımı doyuran yeteneklerimi ateşlemek, ailemin kadınlarından bana geçen elle kendimi ve kızlarımı okşamak için gerekli koşullarda gerekli süre kalmıştım. Tüm bunlar gerekliydi. Bu gereklilik pişmanlık ve keşkelere değil, teşekkür ve minnettarlığa layıktı.

İşte aydınlanmak buydu, nihayet ışığı açan düğmeye basmıştım. Bu düğmeyi oraya ninelerim koymuştu, annem düğmenin yerini buluncaya kadar, biraz kızarak, dürterek, iteleyerek beni uyarmıştı.

Ailenizin kadınları önemlidir, eğer yaşıyorlarsa dokunun, yoklarsa anılarına dokunun. Sizden genç kadınların dokunması için yol işaretleri koyun.Aile dışında sizi seven, yaratıcı kadınların güneşiyle ısınmayı öğrenin. Onları ancak arayarak bulabilirsiniz. Onların, onlar olduğunu gözlerinden, özlemlerinden, dudaklarından dökülen kelimelerinden anlarsınız. işte onlarla, çemberinizin parçalarını tamamlarsınız.

Tekrar, tekrar aynı hayata uyanmamak için, geleceği olan bir hayata uyanmak için, kendinizi sadece kendiniz olduğunuz için eşsizce sevebilmek için yürünmesi gereken bir yol var. Ama anlattığım gibi biraz engebeli.....

Bİ DE BUNLAR VAR

0 yorum