hekimanne'den cennetin anahtarı

Bir zamanlar iki doktor varmış

23:59






Bir zamanlar iki doktor varmış, iki sıcak kalp, iki heyecanlı, iki hasta dostu, iki sihirli kalem, iki aşık
Yazarları merak etmişimdir. Yazacak şeyleri nereden buluyorlar diye. Hani, bazı yazarlar düş güçlerinin, ne kadar da uçsuz bucaksız olduğunu göstermek için, yarattıkları kahramanlardan uzak durmaya çalışırlar. Kitabımdaki kahraman ben değilim, olan bitenin benimle hiç alakası yok derler ya. İşte, ben o zaman hayal kırıklığına uğruyorum. O yazarı sevemiyorum. Otobiyografi gibi değil tabi de, kendini ve kendindekileri yazan yazarları seviyorum.Kalemin hissetmediği şeyi yazamayacağını, hissetmenin de ön koşulunun yaşamak olduğunu biliyorum. İşte ben tam da böyle iki yazar tanıyorum, aynı zamanda iki doktor. Onlar kendilerini yazdıkları için mi onları sevdim, yoksa doktor oldukları için mi? Nedenini bilmiyorum, zihnimde, kişiliğimde, yüreğimde iz bıraktılar.
Kadife dokunuşlu satırlar
Roman okumaya yeni yeni başladığım dönemlerdi. Babam ya da ablam iki tane roman almışlardı. Archibald Joseph Cronin'in kaleminden, Yeşil Yıllar ve Pembe Yıllar. Kitapların, parlak kuşe, renkli kapakları vardı, elimi sürerdim, yumuşacıklardı, parmaklarım üstünden kayardı. Bu kitaplara önce dokunmayı sevdim, ardından okudum. Sonra, hayatımdaki pek çok güzel şey gibi, okuduğumu, dokunduğumu unuttum. Geçenlerde karşıma çıkan bir kaç cümle hatırlattı bunları. Bir yorum, adını bilmediğim birisinin yorumu. A.J. Cronin için, genç yaşlarda okunması halinde, hayatın geri kalanında değişikliklere yol açabilecek bir yazar diyor. Bilmiyorum, benim hayatımı değiştirdi mi? Meslek seçerken etkisinde kaldım mı? Bu iki kitapta da, yazarın hayatından çok şey var. Hatta dibe düşmeleri, hiç durmadan haksızlığa uğramaları, savaşmaktan vazgeçmemeleri ile sadece mesleği değil, hayatı da biraz benimkine benziyor.
İyi ki ülser olmuş
Cronin, kendi halinde bir doktorken mide yakınmaları başlamış, ülser tanısı almış. 1930' lu yıllarda, ülserin tedavisi için kırlarda dinlenmeler veriliyormuş. Cronin de, Kuzey İngilterede yemyeşil dağlara çekilmiş. Orada yazmaya karar vermiş, bir yürüyüşten heyecanla evine dönmüş, bakmış yazı yazacak kağıt yok. Çöpleri karıştırmış, ıslak kağıtlar bulmuş, fırında kurutmuş, ilk olarak o gün yazmaya başlamış. Bir çok romanı var, pek çoğunda baş kahramanımız bir doktor. Mesela Şahika, hatta bu kitabı, TRT1 de dizi olarak yayınlanmış. Ben onu seyretmedim ama mutlaka seyretmeniz gereken, başka müthiş bir film seyrettim. Somerset Maugham'dan bir uyarlama. Ünlü yazar Maugham da, yine bir doktor. Filmin adı Duvak( The Painted Veil)

Bu sefer kitabı okumadan, filmi seyrettim. Olay 1920' lerde, Çin'de geçiyor. Tabii, tahmin ettiğiniz gibi kahramanımız doktor. 2006 yapımı, tüm film sitelerinde var. Önce kitabı okusaydım da, tipleri hayal etseydim, sanırım Naomi Watts kadar güzel olamazdı hayalim.Yabancı düşmanlığının tavan yaptığı, iç savaş başlangıcı yılları ve bir kolera salgını, bu ortamda bir aşk.. Maugham homoseksüelmiş, Kekeme olduğu için insanlardan uzak dururmuş biraz. Belki yazdığı aşklar onun için zor, imkansız, ulaşılmaz...
Yazarlar ölür mü?
Cronin ve Maugham, şimdi ikisi de hayatta değiller. Hayatta olmak ne ki zaten? Satırlarda, sayfalarda, filmlerde yaşıyorlar. Anılarımda, gülümsememde, özlemlerimde, kırgınlıklarımda yaşıyorlar. Diyorum ki, bir zamanlar iki doktor varmış, iki sıcak kalp, iki heyecanlı, iki hasta dostu, iki sihirli kalem, iki aşık...Cronin'den bir cümleyle selamlayalım ikisinide...''Cehennem, umudunu kaybetmektir''

Bİ DE BUNLAR VAR

2 yorum

  1. bazen öyle anlar oluyor ki, tamam diyorum buraya kadar.. yoruluyorum, pes ediyorum, vaz geçiyorum.. ama olmuyor işte, yakışmıyor.. anlıyorum ki, mücadeleye devam etmeliyim.. haklısın feraycım ''Cehennem, umudunu kaybetmektir''

    YanıtlaSil
  2. ”Geceye yenilmeyen her kişiye, ödül olarak bir sabah ve bir gündüz ve bir güneş vardır..."

    - Sezai Karakoç

    YanıtlaSil