hekimanne'den cennetin anahtarı

Empati Yapmanın Püf Noktaları

12:33

Empati yapmak, iyi bir şey midir?  Empati,  kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak, onu anlamaya çalışmak değil mi? Nedense karşıdaki, neredeyse her zaman, bizden daha zor durumda,  ekonomik ve sosyal yönden daha sıkıntılı, daha yalnız, daha üzgün, daha öfkeli....

Tamam bir başkasıyla empati kuralım kurmasına da ,mesela ünlü bir yönetmenle kuralım ,Oscar kazanmış, törende yapacağı konuşmayı hazırlıyor olsun, empati yapalım o heyecanı hissedelim. Ya da uzaya gönderilecek sivillerden birisiyle, zaten sadece bir kaç kişiler, sanırım uzay biletlerini milyon dolarlara almışlar, basınçsız odalarda ön eğitim alma sürecinde, onlardan birisiyle empati kuralım, tanrım empatisi bile full adrenalin. Mesela dünyanın altını üstüne getiren ünlü gezginlerle olabilir, gezmenin empatisi nasıl olur ki, astral seyahat gibi. Belki holdingleri olan, bir eli yağda, bir eli balda, garajında modellerini bilemediğim için söyleyemeyeceğim arabaları olan, özel jetiyle şu kıtadan bu kıtaya yemeğe giden bir patronla empati kurmak isteyen olabilir. Aaaa bakın, eğer yaşıyor olsaydı, Kazanova ile empati süreci yaşamak isteyen erkeklerin sayısı ne kadar olurdu ki? Ya da şu erkek egemen toplumda, ezilen kadınlardan birisi, amazon hemcinsleriyle empati kurmak istemez miydi?

Kısaca diyeceğim şu...Neden daha farklıya, daha özlenene, daha hayallenene, daha arzulanana değilde, tam tersine empati yap diye öğütleyen bir toplumuz biz. 

Çünkü, suçlu hissettirmeye yönelik bir terbiye sistemimiz var. Bu duyguyu bizlere ilk hissettiren, eken, büyüten, besleyen kişi aslında çok yakınımızda. Tahmin ettiğiniz gibi,annemiz.


Doğurmalarına rağmen, göbek bağını bir türlü kesemeyen annelerin coğrafyasında yaşıyoruz. Çocuklarını kazanç, gelecek, sigorta...vs. gören annelerin kültürüyüz. İlk empatiyi annenle kuracaksın, onun tüm hayal kırıklıklarını, değer yargılarını, beklentilerini bir sünger gibi emeceksin. Büyüdükçe, başka türlü düşüneceksin, başka türlü davranmak isteyeceksin, başka doğruların olacak. Bunlar engellenemez ama her farklı düşündüğünde, farklı davrandığında kendini suçlu hissedeceksin. Kendi kendine, ben başka bir kişiyim, ayrı bir kişiliğim, hayatım hakkındaki kararları kendim veririm diyeceksin, belki bunları başaracaksın da. Başaracaksın ama bir anksiyete eşliğinde. Bazen anti depresanlar eşlik edecek sana, bazen psikoterapi seansları. Bazen bunlara ulaşamayacaksın ve iç sıkıntısıyla boğuşa boğuşa yaşayıp gideceksin.

Nedeni ne biliyor musunuz? Annenizle kesilmemiş göbek bağınız.Ve onun neden olduğu,her attığınız özgür adımda sinsice sizi takip eden suçluluk hissi.
İlk anneyle öğrenilen bu ilişki şekli, maalesef sadece iki kişi arasında kalmıyor, hayatın diğer bölümlerine de sirayet ediyor. Sevgili, eş, kardeş, arkadaş, dost, evlat, ...Kendimizi bir şeylere, bir yerlere layık görememe, sahip olduklarımız nedeniyle suçluluk duyma, önce başkalarının ihtiyaçlarını düşünme, bir başkasını ya da başkalarını mutlu etme üzerine yaşam planı yapma, bütün bu çabaya rağmen, derin bir kaybetme korkusu, sürekli hata yapma tedirginliği....Böyle yaşayıp giden insanlar topluluğuyuz biz. Bunları ifade etmeyiz, çünkü bunu böyle hissettiğimizin farkında değiliz. Bu duygular, mide spazmı, baş ağrısı, kaşıntı, uyuma isteği, aşırı iştah, nedensiz neşe, sebepsiz coşku, alınganlık....şekline döner. Bu duygu, dile gelip eyy şahıs, ben suçluluk duygusuyum, seni ele geçirdim, doğduğundan beri yanındayım demez.

İşte kendinden, herhangi bir nedenle negatife doğru farklı olanlarla empati kur öğretisi, bu kültürün oluşturduğu, karakteri pekiştirmek için bulduğu bir yöntemdir. Hiç de adil değildir. Tüm şartlar ve duygular insanlar içindir. O durumları kendileri yaratırlar. İnsan olumsuz olarak nitelendirdiği bir şeyler yaşıyorsa, olumluya doğru adımı kendi başına atacaktır, iyiliği için de atmalıdır zaten. Başka birisinin onun yaşadıklarını anlamasının, hissetmesinin zordakine, dardakine bir yararı yoktur. Sadece bu empatiye kendini zorlayanın suçluluk hissi artar. 

Onun içindir ki, hiç bir hastamla empati kurmam. Profesyonel mesleğim gereği, dardan çıkmaları için yol gösteririm. Yolu kullanma ya da kullanmama tercihi kendilerine aittir.
Annem tarafından kanıma zerkedilen suçluluk duygumu tanımam yıllar aldı, tanıdıktan sonra arınmak nispeten daha kolay. Önce kendinizle empati yapın, önce kendinizi sevin, önce kendinize iyilik edin, hayal kurun, hayallerinizin peşinden gidin. Başınıza kötü şeyler de gelecekse gelecektir. Gelir ve gider.

Bİ DE BUNLAR VAR

0 yorum