hekimanne'nin hekimliği

Ayna nöronlar

14:19

Uyaranları devreden çıkarıp, yogadaki gibi düşüncesiz bir ortam oluşturabilirseniz, karşınızdakinin beynini okuyabilirsiniz. 
Şimdi beynimizi düşünelim, sol yarısını,  konuşmalarımızı denetleyen bir bölüm var, hemen onun yanında neler varmış meğer. Burada bir takım nöronlar keşfedilmiş, nöronlar yani sinir hücreleri, daha yeni sayılır 1990 larda, İtalyan bir bilim adam keşfetmiş. Nörobilimci Giacomo Rizzolatti. 

Aynaya bakar gibi
Beynin çok karışık, elektriksel bir işleyişi var, konumuz o değil. Bahsi geçen nöronlar belli işleri yaparken aktif hale geliyorlar, bunda şaşacak bir şey yok, nöron benim, hareket benim, kime ne diyebilirsiniz. Ama bu nöronlar, bir başkası da aynı işi yaparken aktif hale geçiyorlar. Bu hücreler için, görmekle yapmak aynı şey oluyor, birisini bir şey yaparken görünce kendi yapıyormuş gibi aktive oluyor. Bu nöronlara, ayna nöronlar deniyor.

Neden böyle hissediyoruz?
Biz farkında olmadan başkalarını taklit etmemizi, aynı duyguları hissetmemizi, onların yaptıklarını sanki kendimiz yapıyormuş gibi tepki göstermemizi sağlıyorlarmış. Ayna nöronların bulunduğu nöron grupları bilinç dışındalarmış. Yani denetleyemiyorsunuz. Mantık süzgeci işlemiyor bunlara. Örnekleri pek çok, esneyenle esneyip, kaşınanla kaşınıyoruz, birisi katıla katıla gülmeye başladı mı, bir süre sonra eşlik ediyoruz, yemek yiyenleri görünce ağzımız sulanıyor. Ve ortamdaki üzüntü, gerginlik, neşe size eş duyguları getiriyor. Herkes de aynı şekilde değil belki ama üç aşağı beş yukarı benzer. Mesela üzüntü veren neyse artık, bir kedinin ölümü diyelim, bir kişinin kedisi ölmüş, son derece üzgün, siz kedi sevmiyorsunuz, ya da kayıtsızsınız, dolayısıyla da onun ölümüyle ilgili bir duygunuz olmasa bile karşıdakinin üzüntüsü eş duygu olarak size geçiyor. Bir örnek de evden olsun, koca maç seyrediyor, son derece heyecanlı, tuttuğu takım penaltı atacak, karısı futboldan hiç hoşlanmıyor, kurallarını anlamıyor, üstelik diğer odada, penaltı öncesi kocanın hissettiği gerginlik ve heyecan kadına eş duygu olarak geçiyor. Politikacılar bu nöronlarımızı tepe tepe kullanıyorlar, çoğumuz onun için koyun gibiyiz diyoruz ya. Beyin yıkama programlarında da en aktif nöronlar bunlar sanırım. Savaşlarda, koskoca orduların neredeyse tamamının eş duygu içinde olması böyle sağlanıyor olabilir. Tabii o kadar yeni keşfedilmişler ki, hangi davranışımız için bu nöronlar aracı oluyor, uzun araştırma konuları. Yine yapılan bir çalışmada, Down sendromlularda, ayna nöronların olmadığı tespit edilmiş. 

Yok artık 
Başka bir çalışma yapmışlar, karşınızda birisine masaj yapılıyor, siz seyrediyorsunuz,kısa süreli bir rahatlık hissederken, birden bu duygu kayboluyor. Meğer, ayna hücreler masajı görüyor, size yapılmış gibi karşı rahatlık duygusunu hissettirecekken, derideki reseptör denilen uyarıcı hücreler devreye girip, dur rahatlama, sana dokunulmadı diyorlarmış. Yani insan derisi bir bariyer görevini görüyor, araştırmacılar bu deri hücrelerini anestezi ile devre dışı bırakmışlar. Ve sonuç, karşıdakine dokunuyorlar, dokunmayı hissediyorsunuz. Bütün bu çalışmalardan sonra gelinen nokta şu; Uyaranları devreden çıkarıp, yogadaki gibi düşüncesiz bir ortam oluşturabilirseniz, karşınızdakinin beynini okuyabilirsiniz. Nasıl bir bilinç ağıyla bağlıysak birbirimize?

Bİ DE BUNLAR VAR

0 yorum