hekimanne gezerken

İn misin, cin misin Nolan?

16:00

Uzaylı mı? Mason mu? Yoksa sadece sinemacı mı?
Kitap okurken,anlatılanları, tarif edilenleri hayal ederiz ya. Kitap gözümüzün önünden film gibi akar gider. Bazende o kitap, filme alınır. Seyredince, dünya başımıza yıkılır. Yönetmenin hayaliyle, sizinki hiç mi hiç uymaz. Kafanızın içindeki görüntü değildir, perdede gördükleriniz. Tabii bazen böyle olmuyor, kitaptan uyarlama değil çoğu senaryo. O zaman da bir senarist hayal edip yazar, yönetmen onun hayalini perdeye aktarır, yine dolaylı yani. Bir de kendi senaryolarını çeken yönetmenler var.Burada yönetmenin beyninden geçenleri görürüz işte, ilk elden....
Sinemanın dahi çocuğu
Son zamanlarda böyle filmler izledim. Yönetmenimiz Christopher Nolan....Bu adam için, (adam diyorum, henüz başına koyacak sıfatı bulamadım) dahi, sinemanın yeni Kubrick'i, uzaylı, mason, illuminati'nin uşağı, gizemli....vs. bir çok şey söyleniyor. Hatta daha ileri gidip, gişe artırmak için jokeri(Heath Ledger ) öldürttüğünü söyleyenler bile var. Bazı filmlerinde 25. kare yöntemi kullanıldığı, subliminal bilinç altı mesajlarını, filmi izlerken beynimize yerleştirildiğini iddia edenlerde çok, Hem de dünyanın dört bir yanında. Şuymuş, buymuş ama, akademiyi henüz etkileyememiş olacak ki, ufak tefek yan dallar dışında henüz Oscar alabilmiş değil. İnternet, ona ait bilgilerle dolu. Bazı senaryolarını kardeşi Jonathan Nolan ile yazıyor, karısı Emma Thomas filmlerinin yapımcısı....Ve daha pek çok ayrıntı. Dikkatimi çekenlere gelince. Evine hırsız giriyor, o aralarda da Nolan, Swift'in Waterland'ini okumuş, eş zamanlılık ne acaba diye kafa yoruyor. Hırsız ve eş zamanlılık teorisini birleştirip, Following filmini çekiyor. Düşünelim şimdi, hangimiz evimize hırsız girince, hımmm demek ki bu bundan, bu da şundan falan diye düşünürüz, polise gider, üzülür, olayı unutmaya çalışırız. Birkaç ilginç özelliği daha var. Cep telefonu kullanmıyor, sosyal medya hesapları yok, e-mail atmıyor ve renk körü.Telefon kullanmadan, mesajlaşmadan bu kadar insanla nasıl iletişim kuruyor acaba? Hadi asistanları ve sekreterleri var diyelim. Renk körlüğünü ne yapacağız? Filmlerindeki o görsel şölenin renkleri, normal görmemesinde mi yatıyor acaba?
Nolan filmi seyretmenin sihirli kuralları
Bu filmleri seyrederken, kuru yemiş almak için, meyveni soymak için başını öne eğemezsin. Bunları el yordamı yapacaksın. O kaçırdığın bir kaç saniye filmi anlamanı engelleyebilir. Zaten bu yüksek gişe başarısının bir nedeni de bence bu. Filmi anlamayanlar, ikinci hatta üçüncü kez gidiyorlar.
Ben Tivibu ve Sinetivi sayesinde, anlamadığım yerde başa ala ala seyrediyorum. Sanki film seyretmiyoruz da savaşıyoruz, ya da sınavdayız. Çok gerildik mi, bas tuşa durdur. Ne oldu şimdi? Ne dedi? Ne demek istedi? Ne yana baktı? Nasıl baktı? Senaryo değil, ödüllü matematik problemi sanki.
Bir önemli konu da, yalnız seyretmeyeceksiniz, çatlarsınız valla, bitince kesin film hakkında konuşmak istiyorsunuz çünkü. Neyse ki ben çocuklarla seyrediyorum. Biz salonumuzu sinema salonuna çeviriyoruz. Gerçek salonlardaki gibi yiyip içmek serbest, oradan farkı yatmak da serbest. Durdurmak, geri almak, filmin ortasında analiz yapmak, yok artık, hadi be, olmaz bu kadarı da falan demek serbest.
Nolan'dan öncesi ve sonrası
Uzaylı mı? Mason mu? Yoksa sadece sinemacı mı? Bilemeyeceğim, yeni filmlerini iple çekiyorum. Eskilerinin bazılarını tekrar izleyeceğim. Bir sinemasever olarak diyorum ki, Nolan, daha da karıştır kafamızı, ta ki neden burada olduğumuza dair sorularımıza ait cevapları, zihnimizin derinliklerinde arayıp bulana dek.

Veee Nolan filmleri

Takip (Following, 1998)
Akıl Defteri (Memento, 2001)
Insomnia (2002)
Batman Başlıyor (2005)
Prestij (2006)
Kara Şövalye (2008)
Başlangıç (Inception) (2010)
Kara Şövalye Yükseliyor (2012)
Man Of Steel (2013)
Yıldızlararası (2014)




Bİ DE BUNLAR VAR

0 yorum