hekimanne'den cennetin anahtarı

Cennet öbür dünyada değil

15:47

Kaybolan yıllarımın merkezinde bir evliliği ne olursa olsun devam ettirme çabam vardı


Kim mutlu olmak istemez ki? Dünyada bu kadar açlık, savaş, haksızlık, kötü niyet varken, benim bireysel mutluluğum ne işe yarar diyebilirsiniz. Ben demiyorum. Kendim için savaştım ve savaşıyorum. Saydığım durumların hepsi var, hem de çok yakınımızda. Değiştirebileceğim şartlar için uğraş veriyorum. Değiştiremeyeceğim ve beni rahatsız eden şartlara uymaya, olduğu gibi kabul etmeye çalışıyorum. Aslında bu bir boyun eğiş değil, kötüyü onaylama değil, demokratik ve hukuk çerçevesinde tepkiliyim tabii. Bir küçük örnek, ülkemdeki sağlık sektörü ile ilgili aksaklıklar için, yıllardır düzeltme çabası gösteriyorum ama El-kaide ile savaşamam mesela. Dini baz alan, bir terör var, İşıd'lı, El- kaide'li bir dünya var, ben o dünyada yaşamak zorundayım, demokratik yollardan def edilebilir mi bilmiyorum ama ben bunu görmezden geliyorum. Ve bunun gibi niceleri, evde, ailede, okulda, işte, memlekette. Keşke kötü diye isimlendirilen hiç bir şey olmasaydı ama var.
Adım adım kurtuluş
Mutlu olmanın bir reçetesi, bir yolu yordamı da var. Saf mutlu olma haline, bireyin kendini gerçekleştirmesi deniyor. Önce kendi dışına çıkıp, kendine dışarıdan bakıp durum tespiti yapmak gerekiyor. Ben bunu yaptım. Ben neden böyle hissediyorum dedim kendime. İşim var, param var, çocuklarım var, arkadaşlarım var. O zaman bu içimi yiyip duran huzursuz kurtçuklar da neyin nesi dedim. Sonra onlardan kurtulmaya çalıştım, kendimce hayatımdaki aksaklıkları buldum, düzelttim, hobilerime daha çok vakit ayırdım, profesyonel psikolojik destek aldım, inançsızsın ondan oluyor deyip dine yöneldim....Nafile, kendimi iyi hissetmedim. Ama hiç bıkmadan kurtulmaya çabaladım, çok sıkı bir günlük yazarıyımdır, ne yaptım ne ettim hepsini yazmışım. Okurken bazen gözlerim yaşarıyor, bazen kahkahalarla gülüyorum. Uğraşmaktan ve araştırmaktan hiç vazgeçmedim.
Çaresiz ve bitap bir haldeyken,yıllardır zaten bildiğim, tıp eğitimim esnasında da öğrendiğim Maslow çıktı tekrar karşıma, onun ihtiyaçlar piramiti kurtarıcım oldu. Abraham Maslow, Rusya'dan ABD'ye göçmüş bir yahudi ailenin oğlu. Hayatını anlatırken şöyle diyor; Okuduğum okulda hiç yahudi yoktu, eve geliyordum hiç okuyan yoktu...Neyse işte Maslow bu yollardan geçmiş, dünyaca ünlü bir psikolog ve toplum bilimci.
Maslow'un basamakları
İhtiyaçlar Hiyerarşisi diye açıkladığı bir tezi var. Hayatımız beş basamaktan oluşuyor. Her basamağın doyurulması gereken ihtiyaçları var. Orada tam doygunluk olunca bir üste geçiyorsunuz. Bu dünyadaki cennet basamağı 5. basamak, o saf huzur hali, oraya ulaşabilmek merdiven çıkmaya benziyor, ilk dört basamağı çıkmak lazım. Bir basamağa geliyorsun, gereklerini yerine getiriyorsun, diğerine geçiyorsun.
İlk basamak fizyolojik ihtiyaçlar basamağı, nefes almak, karnımızı doyurmak, uyumak, cinsel doyum. 2. basamak da iş sahibi olma, güvenlik içinde yaşama ve sağlıklı olma hali var. 3. basamak aile ilişkileri, sevilme, onanma, benimsenme. 4. basamakta öz güven, öz saygı, başkalarına saygı . 5. basamak da kendini gerçekleştirme basamağı. erdem, yaratıcılık, doğallık, ön yargısızlık basamağı.
Hadi şimdi kendinize bakın. Hangi basamaktasınız? Ben ilk basamağı, herkes gibi iç güdülerle ve aile desteği ile aşmışım. 2. basamağı atlamak için yıllarca uğraştım. Tam yirmi yıllık bir eğitim gerekti iş sahibi olabilmem için, bu ülkede olabileceği kadar güvenlikli ve sağlıklı bir şekilde 3. basamağa çıktım. Sevgi, onanma ve benimsenme basamağında takılıp kaldım uzun yıllarca, içimi kemiren kurtlarımla gençliğimi geçirdim orada. 4. basamağa her çıkmaya çalışmam hüsranla bitti. Bir basamakta tam doygunluk hali olmadan diğerine geçemiyorsunuz çünkü. Sürekli mutsuzken ama kurtulmaya çabalarken, bir şey oldu arada, bilinçsizce bir yukarı itiliş, mucize gibi bir şey, 5. basamağın tadını aldım. Yaratıcılığın, doğallığın, ön yargısızlığın tadını. Sonrası çorap söküğü, içimdeki dev uyandı. Meğerse diğer kişilerin mutluluk ve memnuniyet tanımlarına uymak zorunda hissetmişim kendimi. Birden kendi halime gülmeye başladım. Suçluluk duymadan kendimden ve hayatımdan keyif almaya başladım. İçinde bulunduğum durumu önce kendime sonra herkese anlattım, yazdım. Geleneklere yapışıp kalmış kısmımı koparıp kurtardım. Genel kabul gören sosyal beklentilerin üstünü çizdim. Herhangi bir hedef olmadan da yolculuğun ne kadar keyifli olduğunu gördüm. Şimdi siz basamağınızı aşağı yukarı tespit etmeye çalışın, orada çok uzun zaman kaldınızsa neden böyle, bir bakın bakalım. Benim 3. ve 4. basamaklar arasında kaybolan yıllarımın merkezinde bir evliliği ne olursa olsun devam ettirme çabam vardı mesela. O batağın içinden çıktıktan sonra, sonrası malum, yürümüyorum, uçuyorum.

Bİ DE BUNLAR VAR

0 yorum