hekimanne'nin hekimliği

Mucizeye dokunmak

15:52

Kaplıcalar hakkındaki efsanelere bakarsanız, hepsi de binlerce yıl önce olmuş. Soralım o zaman, su bu kadar şifalı ise, neden şimdi böyle şeyler olmuyor? 


Dünyanın en yaşlı şeyine dokunmak ister misiniz? Dünya kaç yaşındaysa, dokunduğunuz taş toprak o yaşta tabii de, ben bunu söylemiyorum. Bambaşka bir şeyden bahsediyorum. Birbirinizi hiç görmemişsiniz. O çok uzun zamandır bir yerlerde, derinlerde, yüzlerce metre dipte, magmanın aktığı fay hatlarından birinin üstünde öylece sıcacık bekliyor. Gövdesi var, kuyruğu var, az biraz şekilsiz....Bu bir yeraltı suyu, yeraltı gölü gibi bir şey. Su geçirgeni olmayan iki kaya tabakasının arasına sıkışmış kalmış, kocaman, su dolu, yamuk yumuk bir kutu gibi düşünün. Akıp geldiği, ya da oluştuğu yerdeki mineralleri eritip içine almış, magmanın sıcağıyla ısınmış. Ya yukarıya doğru bir çatlak bulacak, yanımıza gelecek. Ya da kutuyu biz delip, onu yukarı çekeceğiz. İkisi de olur aslında ama önce doğanın nasıl çalıştığını bileceğiz, döngüye saygı duyacağız.
Hem yaşlı, hem sihirli

Mona Lisa tablosu 1505 de yapılmış, ilk mısır piramiti Sakkara M.Ö 2620 de bitmiş, Sümerler M.Ö 3200 de yazı yazmaya başlamışlar, ilk insan iki yüz bin yıl önce Afrika'da ortaya çıkmış, modern   davranışlı Homo Sapiens de elli bin yıl önce. Bizim suyumuza gelince 450 milyon yaşında.Suyumuz, zayıf bir nokta bulur da yeryüzüne çıkarsa âlâ. Sıcaksa, minerallerle doluysa, onunla yıkan, içinde yat, soğuksa iç. İşte, ben bu sulardan birisinin üstünde, yirmi yıl kadar oturdum. Gerçi, dört yüz elli milyon yılın yanında, yirminin adı mı olur. Benim oturduğum yerlere, zamanında Agamennon da gelmiş, bir savaştan dönüyormuş. Truva savaşıdır belki. Yorgun atlar kaynaktan su içmişler, yorgun ve yaralı askerler kaynağın su ve çamuruna bulanmışlar, vücudu yara bere kaplı, çirkin kızı kaynakta yıkanmış. Sonuç en sağlıklı, hızlı atlar, en güçlü ordu ve dünya güzeli bir kız.
Kaplıcalar hakkındaki efsanelere bakarsanız, hepsi de binlerce yıl önce olmuş. Soralım o zaman, madem ki bu su bu kadar şifalı, neden şimdi böyle şeyler olmuyor? Neden?

İşte cevaplar
Kendiliğinden yeryüzüne çıkan su o kadar az ki. Yaptığımız hatalar sonrası, kaynakları kuruttuk. Biz o su kutusunu delip, suyu yukarı çekiyoruz, depoluyoruz, normal sularla karıştırıp ılıtıyoruz, döngüye hiç önem vermeden, aç gözlülükle suyun tümünü çekip kurutuyoruz. Ya da, alt kaya katmanının delip, suyun derinlere akıp gitmesine neden oluyoruz. Yıllar önce, Bursa'da, polis evinin bahçesine artezyen kuyusu açarlarken, alt tabakaya zarar vermişler, işte o gündür, bu gündür ünlü Çekirge şifalı suyu yok. Yıllardır oradaki oteller olmayan bir şeyi satıyorlar sanıyorum. Kaynağı kurutmazsak, kaçırmazsak bile çıkardığımızı korumayı, kullanmayı bilmiyoruz.
Ne yapalım?
Ben uzun yıllar, bu suları satan, kullanan bir yerde çalıştım. Bir çok şey öğrendim. Bildiğim kadar, şu yaşlı başlı suyumuzla neler yapalım anlatayım size
1- Türkiye'nin dört bir yanı sularla dolu. Eğer su kendiliğinden çıkıyorsa, kaynağın hemen üstüne kurulmuş binanın şekline, şemaline, hizmetine aldırmayın. Gidin dokunun ona.
2- Eğer sular artezyenle çıkarılıyorsa, yani bizim mucize suyumuza insan eli dokunduysa araştırın. Su nerede, ne kadar süre depolanıyor, nasıl ılıtılıyor. Eğer açık bir havuzda, bir günü aşan sürede depolanıyorsa ve şehir şebeke suyuyla ılıtılıyorsa. Hemen evinize dönün, maalesef suyu öldürmüşler, musluğunuzdan akan sudan farkı kalmamış.
3-Eğer sular artezyenle çıkarılıyorsa, kapalı alanlarda bir günlük depolanıyorsa, aynı anda soğutma kulelerinde soğutulup, sıcağı ılıtmak için aynı su kullanılıyorsa, kendi kendine çıktığı kadar olmasa da, tamamen ölmemiştir, kullanın.
4-Ben bu işte çalışırken, su reçetesi yazardım. Bunlar gözlem bilgileri, dünya birbirine bakıyor, benzer şeyler yapıyor. Doğal sıcak suyumuz var diyen bir merkeze gittiniz, suyun halen canlı olduğundan emin oldunuz. Peki ne yapacaksınız? Reçetemiz şöyle, amaç suyun mineralini vücudumuza sokmak, içeri giriş yolu, derideki gözenekler. Bunun şartı, sessizlik, hareketsizlik. Doğal taş ya da mermerden yapılmış, bir küveti dolduruyoruz, içine oturuyoruz, hiç kıpırdamadan on dakika kalıyoruz, sabun, şampuan, duş jeli,....vs. yok. On dakika sonra, hafif kurulanma ve istirahat. Günde üç kez yapılabilir, aç ya da tok olmamak lazım, aralarda bol su içmek gerekiyor.
5- Doğru suyu bulup, doğru dokunmayı sağlayabilirsek, sonuç inanılmaz oluyor, sihir gibi, birden genç, dinç, enerjik hissediyorsun kendini, aynı Agamennon'un atları ve askerleri gibi......Kızı gibi de güzelleşiliyordur belki, kim bilir?

Bİ DE BUNLAR VAR

1 yorum

  1. Harika bilgiler çok faydalandım.Yorumlarınıza anlatım biçiminize bayıldım.Bilgiler çok aydınlatıcı zevkle okudum.Emeğinize bilgilerinize sağlık.Her hekim sizin gibi aydınlatıcı olsa hastalıklarıda daha kolay atlatırız sanki.🙏🙏😍👏

    YanıtlaSil