hekimanne'nin hekimliği

Can boğazdan gelir ve gider

15:51

Can boğazdan gelir ama aynı zaman da gider
Bizler neden doğru şeyler yemek istiyoruz? Kilo almamak için, aldıysak vermek için, hasta olmamak için....vs. Peki nedir yemenin doğrusu? İnanın önerileri okuyorum, ne kadar kafam karışıyor, genellikle tıbba aşina olmayanların, ulaştıkları internet bilgisiyle ya da ekonomik çıkarcıların bilgilendirmeleriyle doğrunun ne olduğunu bulmaları gerçekten zor. Ben doğruyu biliyor muyum? Hepsi olmayabilir ama bir şeyler biliyorum. Tam uyguluyor muyum? Hayır ya da kendime haksızlık etmeyeyim biraz uyguluyorum diyeyim. Bu giriş cümlelerimden sonra size ders anlatır gibi bilgiler vermeyeceğim, çünkü sıkıcı, biliyorum insanın yememeniz lazım denen şeyi daha çok tüketesi geliyor.
Ben altmış yıl yaşamışım( neredeyse altmış, daha iki yılım var ), üç çocuk büyütmüşüm, tencereler dolusu yemekler yapmışım, sadece yemek yapmakla kalmamışım. Ben tarhana, salça, reçel, turşu, konserve yapmayı da bilirim. Ege'de yaşadığım yıllarda zeytin çekiçlemeyi, çizmeyi öğrendim. Yoğurdu hep kendim mayaladım. Bir ara kafam dağınıkken inzivaya çekildim, ekip biçtim, tavuk ve keçi besledim. Yemek konusuna dönelim, bu yaşam boyunca doğru şeyler de yedim, çok yanlış şeylerde....Bir hocam, tıka basa yemek yemiş bir insanın açlığıyla nasıl savaşırsınız demişti, gülüşmüştük. Adam yemiş doymuş hocam demiştik. İşte o zaman öğrendim, mikro besin açlığı diye bir şey var. Yani yenilen gıdalardan alınması gereken maddeleri alamamak...
Öyle aklıma gelenleri sıralayacağım, hiç bir bilimsel kaygı olmadan, bir hekimin yaşam bilgisi diyelim.....

1- Yağ yiyelim, korkmayalım. Burada yağın dengesi önemli, matematik gibi bir şey, Omega 3, 6, 9 hepsi kararında dozlarda yararlı, bazısının fazlası zararlı. 3 ile 6 nın oranı çok önemli, taş devrinde bu oran 1/1 miş, eşit yani. Sağlık için omega 6 biraz fazla tüketilmeli oran 1/10 olabilir. Ama günümüz beslenmesinde bu oran omega 6 lehine 1/50, hatta 1/100 olmuş. Bunun sonunda kan yağları artmış, damar sertliği ve kalp hastalıkları oluşmuş, stres faktörleri artmış ve kalp krizi ölümleri çoğalmış. Şimdi gelelim pratiğe, ne yapalım o zaman. Ayçiçek yağı, soya yağı, mısır özü yağı yemeyeceğiz. Yağın raf ömrünü uzatmak için, bitkisel yağ katılaştırılarak yapılan hazır gıdaları yemeyeceğiz. Ne bunlar? Bilimum cipsler, krakerler, bisküviler, hazır çorbalar, soslar....vs.  Bütün bunlar omega 6 içeriyor, uzak duralım.
2- Omega 3 lü gıdaları araştıralım ve omega 6 karşısında onları artırmaya çalışalım. Günde 1 gr. omega 3 ihtiyacımız var. Eskiden etlerde omega 3 var denilebilirmiş. Şimdi maalesef diyemiyoruz. Çünkü tavuğun küçük ve büyük baş hayvanların etlerinde, yumurtada, sütlerinde omega 3 var diyebilmemiz için onların doğada dolanarak beslenmeleri gerekiyor. Halbuki kısa sürede ve zahmetsiz çok verim almak için doğallıktan uzak beslenen bu hayvanların etlerinde ve ürünlerinde sadece omega 6 var. Kalıyor elimizde balıklar. Ama hepsinde değil, sadece derin ve soğuk denizlerin yağlı balıklarında omega 3 var. Burada da karşımıza derin deniz balıklarının dezavantajı civa çıkıyor. Araştırmalar diyor ki, haftada iki kez balık yiyin, (somon, ton, sardalya, uskumru...vs) taze ya da konserve olabilir. Konserve alıyorsanız, zeytinyağda tek parça olanını tercih edin.
3-Omega 3 çok önemli ve vücutta üretilmiyor, kesinlikle gıdalarla alınmalı, balık dışında cevizde ve yeşil lifli yapraklı sebzelerde ( en çok ıspanak ve semizotu), bakliyatlardan en çok kuru fasülyede var. Doğru olan doğal yollarla almak. omega 3 içeren besinler yanısıra E vitamini içerir ve ikisi beraber kullanılır. onun için satılan omega 3 tabletlerinde de E vit. var. Doğal ya da tablet yoluyla omega 3 aldık varsayalım, günlük gereksinim kadar hesapladık ve aldık. Barsaklardan emilmesi lazım, işte diyetimizde fazla omega 6 varsa yemekle aldığımız omega 3 barsaktan emilemiyor, omega 6 öne geçiyor, kendisi emiliyor. Böylece yemek için ayarladığımız, ölçüp biçtiğimiz omega 3 yukarıdan girip, hiç bir işe yaramadan aşağıdan çıkıyor. Hücre tamiri için omega 3 bekleyen vücut ne yapsın omega 6 yı kullanıyor, damar duvarı elastikiyetini kaybediyor, stres hormonları salgılanıyor, damar ve dolayısıyla kalp hastalıkları oluşuyor.

4-Halbuki bu kadar omega 6 alacağımıza yemek hazırlarken omega 9 içeren yağlar kullansak, böylece zar zor yediğimiz omega 3 ümüzde kanımıza geçecek, görevlerini yerine getirecek. Omega 9 zeytinyağ da var, tümünde var ama ısıl işlem görmemiş taş basma ile sızdırılanlarda yüksek oranda mevcut. Salata ve zeytinyağlı yemeklere sızma yağ koyalım o zaman. Ayrıca, zeytin, avakado, badem, antep fıstığı ve fındık yağında omega 9 var. Ama fındık yağında omega 6 da var, yani uzak duralım.
5-Besinlerdeki kolesterol yararlı ve gerekli, ancak şeker ve omega 6 gıdalarla alınan kolesterolü, o daha vücut için yararlı işlemlerini yapamadan oksitleyip trigliseride dönüştürüyor. Hani kolesterol yemeyin deniyor ya. Hayır yiyeceğiz, onu oksitleyen şeker ve omega 6 dan uzak duracağız. Yani et yiyoruz diyelim, tabi hayvanımız gezemediğinden omega 6 deposu, birde yanında kola veya meyve suyu içtiğimizi düşünelim, alın size trigliserid.
6- Zeytinyağının yanma derecesi 250, yani kızartma da yanmaz. Halbuki diğer sıvı yağlar yanar, bu yanma esnasında oluşan transyağlar beyindeki sinir kılıflarına girer ve parkinsona, alzheimere zemin oluşturur. Aslında kızartma yemeyelim, ama tavada balık et sucuk vs. yapıyorsak mutlaka zeytinyağı kullanalım. Baskı ile sızdırılan bu değerli yağda omega 9 dan başka E vit. de var.
7-Şeker zinhar yemeyeceğiz. O kadar yani. Şeker pancarı ve kamışından elde edilen sakkarozu yedik varsayalım, kanda glukoz ve fruktoza ayrılır. Glukoz kan şekeri demek, enerji için kullanılır, fazlası yağa çevrilir, en çok karaciğer olmak üzere organların çevresinde ve kas üstünde biriktirilir. Ben de şöyle baklava, kadayıf falan seviyorum ama şeker işimizi meyvelerle çözeceğiz. Günde tatlı meyvelerden 200-300 gram, ekşi meyvelerden 300-400 gram yiyebiliriz.
8- Tereyağı, eğer hayvanımız geziyorsa ve onun sütüyle yapılmışsa tamam. Diğer süt ürünleri içinde aynı şey geçerli. Eğer kapalı hayvan sütüyse, omega 6 kaynağı, ve bir de şekerle yersek, yağlı bir karaciğer, sert damarlar bizi bekliyor. Mesela ben yazın karpuz ve peynir yemeyi çok severim. Ne yapacağım o zaman, dolanan bir inek bulacağım, peynirini alacağım, karpuzu da 250 gr. dan fazla yemeyeceğim.
9- Enerjimizin %30'nu yağlardan karşılamalıyız. 1 gr. yağ 9 kilo kalori enerji veriyor. 2500 kilo kaloriye gereksinimimiz var diyelim. Bunun % 30'u 750 kilo kalori eder. Bu da 80-85 gram yağ demek. Hadi biraz da bonus, 100 gram diyelim. Günde 100 gram yağ yeme hakkımız var, besinlerdeki dahil.
10- Zor gibi ama değil, benim çocukken yediklerim bunlardı işte. Hayvanlar kır bayır gezerlerdi, katkı maddesi nedir bilinmezdi, tüketemediğin yiyecek hemen bozulurdu. Kış geçip bahar geldiğinde turfandalar çıkardı, eni konu sevinirdik onları görünce. Herşey bize bağlı. Yanlış gıdalar tüketmeyelim. Tüketmezsek, üretemezler. Anahtar biziz......

Bİ DE BUNLAR VAR

0 yorum