Dünyanın öfke dolu hali, erkeklere yazılan rolle ve erkeklerin özgürlüğünün kısıtlanmasıyla ilgili
Halbuki bu iki şey, ruhu okşayan, yapanı cesaretlendiren, zekayı geliştiren, hayatta kalmanın ince detaylarına hakim olmayı ince ince öğreten iki şeydi. Hatta kadın bu konuda o kadar gelişti ki, ekti, biçti, tamir etti, boyadı, temizledi, dikti, ördü. Bütün bunları imece usulü yaptı, çünkü egemene karşı, kadın dünyasında sessiz bir ittifak vardı. Sabah kahveleri, günler, kermesler, doğum tebrikleri, taziye ziyaretleri...vs. diye toplanıp birbirlerine durumlarını anlattılar, akıllar aldılar, moral depoladılar, paylaştılar. Giderek büyük şehre göç artınca, kadın aslında erkeğe yazılan bir rolle daha el attı, ekmek parası.
Tek görevi bu olan erkek sesini çıkarmadı, hatta işine geldi. Ekmek parası için evin dışına çıkan kadın evinin kontrolünü kaybetmedi. Öğrenme, uğraşma, kendine alan açma, durumunu iyileştirme pratiği olan kadın yeni bir şey keşfetti ve hobileri oldu. Gezdi, yazdı, çizdi, fotoğraf çekti, dans etti, şarkı söyledi, spor yaptı.
Bu arada yıllar içinde her türlü eğitime, her türlü mesleğe adım attı. Bütün bunları onu ikinci sınıf gören egemene karşı yapmadı tabi. Yapmayı istedi, bu isteği ona egemenin yaklaşımı verdi. Yasakçı ve baskıcı yaklaşım, onu dürttü, uyardı. Sular derin, gece karanlık, yol çok uzundu. Bütün bunlar yeteneklerin ortaya çıkarılmasında doğru koşullardı. Görüntüsü tek düze, görev tanımları güdük, sert sınırları olan ve alan özgürlüğü olmayan erkek, içinde bulunduğu durumu anlayamadı, anlayan dillendiremedi ve öfke kusmaya başladı. Ellerinde, kendilerini baskın gördükleri yegane alan, cinsellikleri kalmıştı. Maalesef öfkeleriyle cinselliklerini birleştirdiler. Sataştılar, taciz ettiler, tecavüz ettiler, öldürdüler, bekaret bekçisi oldular, dini alet edip örtünmeye zorladılar. Beyinlerini, ruhlarını, hayatlarını bacak arasından yukarı çıkaramadılar. Bir kadın olarak diyorum ki, biz buna da bir çare , bir çıkar yol buluruz. Bir toplanalım, birer kahve içelim, kafa yoralım biraz.
0 yorum